Kadınların Burnu İle Erkeklerin Burnu Arasındaki Farklar
Ülkemizde erkekler de kadınlar kadar estetik yaptırmakta. Türkiye’de burun estetiği yaptıranlara baktığımızda kadın ve erkek oranının neredeyse eşit olduğunu görüyoruz. Kadınlar minyon burun hayal ederken, erkekler ise erkeksi yüz hatlarını kaybetmeyecekleri burun hayal ediyorlar.
Kadın burnu ince bir kıkırdak ve kırılgan bir kemik yapısına sahip olduğundan narindir. Erkek burnu ise kemik yapısı olarak daha sağlam, kıkırdağı daha sert ve kalın cilt yapısı nedeni ile de güçlü ve hacimlidir.
ABD’li bilim adamları erkek burnunun daha büyük olduğu kanıtına vararak bu durumu erkeklerin daha çok oksijene ihtiyaç duyması ve daha fazla yağsız kasa sahip olmasına bağlamıştır.
Estetik yaptırmayı düşünen erkek hastalarda en ön planda tutulması gereken şey erkeksi görüntünün korunmasıdır. Bu durum hastanın yüz ve kas yapısına göre belirlenir.
Genellikle erkeklerde burun ucu çok kaldırılmaz, çok inceltilmez ve kalkık bir burun yapılmaz. Bu değişiklikler bir zamanlar kadınlar tarafından çok tercih edilmiş olsa da, son yıllarda doğal görüntüyü bozduğu için kadınlar tarafından da pek tercih edilmiyor.
Burun dudak arasındaki açı kadınlarda 105 derece iken, erkeklerde 90 derece civarında tutulur.
Genel olarak burnun çok küçültülmesi, düz bir buruna bile karar verilse yüksekliği güçlü tutulursa daha doğal ve olumlu bir sonuç ortaya çıkar.
Erkek hastaların istekleri kadın hastalardaki kadar çeşitlilik içermez. Yani erkek hastalar bazen sadece burun kemerinden, bazen burun ucunun düşüklüğünden bazen de burun ucunun genişliğinden şikayetle estetiğe başvururlar. Sadece şikayetçi oldukları kısmı yaptırmak onlar için yeterli olacaktır. Çünkü erkek burnunda olması gereken belirli bir estetik şekil yoktur. Fakat kadın burnunun kabul görmüş bir estetik şekli vardır. Arzulanan şekle ulaşmak için ise burunun bütün alanına müdahalede bulunulur.
Erkekler karakter yapıları nedeni ile estetiğe alışma süreçleri kadınlara oranla çok daha zordur. Özellikle orta yaştaki erkeklerde vücut yapıları oturduğundan dikkat çekici değişiklikler hastayı mutsuz edebilir. Bu nedenle burnundan memnun olmayan erkek hastalara ergenlik döneminde değişiklik yapmaları önerilir.
Yüzümüzdeki ifadeyi tamamen değiştiren burnumuz ile ilgili değişiklik yaptırmak istiyorsan mutlaka son teknolojilerden yaralanarak ameliyat sonrası görüntümüzü görmeliyiz ve ne kadar değişiklik istediğimize karar vermeliyiz.
Erkeklerin derilerinin daha kalın olması ve ciltlerinin de daha yağlı olması nedeni ile ameliyat sonrası şişlikler ve morarmalar daha uzun sürer. Eğer cilt aşırı kalınsa, cildi biraz daha iyi hale getirmek ve gözenekleri sıkılaştırmak için ameliyat öncesi veya sonrasında fraksiyonel karbondioksit lazer uygulanması yapmakta fayda var. Bu yöntemle cilt kalitesi de artar.
Bir çok erkek yaşam tarzı nedeniyle (spor, travma, yaralanmalar) burun yaralanmalarına daha çok maruz kalırlar. Bu gibi durumlarda da burundaki diğer hasarların onarılması gerekir.
Erkek hastalar kadınlara göre spor ve travma nedeni ile daha çok burun yaralanması öyküsüne sahiptirler. Septum deviasyonuna erkek hastalarda daha fazla veya daha belirgin ölçülerde rastlanır. Estetik burun ameliyatı sırasında bunu da mutlaka düzeltmek gerekir.
Ülkemiz bir çok etnik kültür ve yapıyı barındırdığı için bölgelere göre de erkek ve kadın tipleri değişiklik göstermektedir. Türkiye’ de en çok karşılaşılan burun tipi ise ‘Karadeniz Burnu’, ve ‘Arap Burnu’dur.
Karadeniz Burnuna sahip insanların derisi diğerlerine göre daha ince olmasına karşın çok belirgin kemeri vardır. Burun ucu ise aşağı doğru çıkıntılıdır ve çok geniş değildir.
Arap Burnu ise uzun, aşağı doğru genişleyen ve burun ucunda kalın bir derisi vardır. Burun ucu destek olmadığı için sarkıktır.
Bunun yanı sıra zaman geçtikçe dünyada burun boyutlarının küçüldüğü gözlenmektedir. Bu durumu Lowa Üniversitesinden Nathan Holton ise bu durumu şöyle açıklıyor; antik insanlara kıyasla vücudumuz daha az oksijene ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle de burun yapılarımız zamanla küçülüyor. Fakat bu durum vücut ölçüsüne etki etmeyerek sadece burun yapısını etkilemiştir. Nedeni ise ergenlik dönemindeki doku dağılımındaki farklılıklardır.
